Dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, sera gazı salınımı ve iklim değişikliği, öncelikli gündem maddeleri arasında yer almaktadır. Sanayi devriminin başlamasıyla birlikte, doğal iklim değişikliklerine ek olarak insan faaliyetlerinin de iklim üzerindeki etkisi, küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidini beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, düşük karbonlu ekonomiye geçiş çabaları artarken, karbon ayak izi hesaplamaları da önem kazanmıştır. Bu hesaplamalar, özellikle atmosferdeki CO2 miktarının artışıyla doğrudan bağlantılı olan küresel ısınma etkilerini anlamak ve azaltmak adına önemli bir araç sağlamaktadır. Bu bağlamda, karbon ayak izi hesaplamaları içerisinde öne çıkan kişisel karbon ayak izi kavramı, bireylerin yaşam tarzları, tüketim alışkanlıkları ve enerji kullanımının çevresel etkilerini nicel olarak ölçme amacını taşımaktadır.
1.Karbon Ayak İzi
Çevresel etkiyi değerlendirmek, azaltma stratejileri geliştirmek ve sürdürülebilirlik çabalarını yönlendirmek amacıyla 1990’ların başında Kanadalı ekolojist William Rees ve İsviçre doğumlu bölgesel planlamacı Mathis Wackernagel tarafından British Columbia Üniversitesi’nde ekolojik ayak izi kapsamında ele alınmıştır. Karbon ayak izi, bir bireyin, bir kuruluşun, bir ürünün veya bir etkinliğin, doğrudan veya dolaylı olarak atmosfere saldığı sera gazlarının miktarını ölçen bir metrik olarak tanımlanır (Özsoy, 2016).
2. Karbon Ayak İzi Sınıflandırılması
Kurumsal karbon ayak izi ve kişisel Karbon ayak izi olarak iki ana başlıkta sınıflandırılmaktadır.
2.1 Kurumsal Karbon Ayak izi
Kurumların yıllık faaliyetlerine bağlı emisyonları gösteren kavramdır. 3 ana başlıktan oluşur;
Doğrudan Karbon Ayak İzi (Scope-1): Kurumların faaliyetleri için (ısınma veya üretim prosesi için) kullandıkları fosil yakıtlar ve kurumun sahip olduğu araçların kullandığı fosil yakıtların yaratmış olduğu emisyonlar Scope-1 altında değerlendirilmektedir.
Dolaylı Karbon Ayak İzi (Scope2): Kurumların tükettiği elektrik enerjisinin neden olduğu emisyonlar, kurumun başka bir kurumdan satın aldığı buhar, soğutma veya sıcak suya bağlı emisyonlar Scope-2 altında değerlendirilmektedir.
Diğer Dolaylı Karbon Ayak İzi (Scope-3): Kurumların kullandıkları ürünlere (örneğin hammaddeden reklam amaçlı broşürlere kadar), aldıkları taşeron faaliyetlerine, kurumun kiralık araçlarının kullandığı yakıtlara, kurum çalışanlarının iş amaçlı kara, deniz ve hava ulaşımlarına bağlı tüm emisyonları Scope-3 altında değerlendirilmektedir.
2.2 Kişisel Karbon Ayak İzi
Bir kişinin doğrudan veya dolaylı olarak günlük aktiviteleri sırasında doğaya saldığı sera gazı emisyonunu gösteren kavramdır. Bu kavram kişilerin çevresel etkilerini anlama ve kişisel bilincinin oluşmasını sağlayarak sera gazı emisyon azaltılmasının kişilerden başlanması gerektiğini açıklamaktadır. Çünkü kurumların oluşmasının temelinde insan vardır.
Kişisel karbon ayak izi 2 ana başlıktan oluşur;
Birincil Karbon Ayak İzi: İnsanların evlerinde tükettikleri elektrik ve yakıt ile yaptıkları araç yolculukları (araba, uçak gibi) nedeniyle tükettikleri fosil yakıtların oluşturduğu CO2 emisyonunun ölçüsüdür.
İkincil Karbon Ayak İzi: İnsanların kullandığı ürünlerin, yani üretimden sonuna kadar tüm yaşam döngüsü sonucunda çevreye bıraktığı karbon emisyonunun ölçüsüdür (Güven, 2023).
Parametreler | Birincil Karbon Ayak İzi | İkincil Karbon Ayak İzi |
Ulaşım | Yakıt | Toplu taşıma
Hava ulaşımı Otomobil |
Barınma | Doğalgaz | Elektrik
Su ve Atık Isınma |
Gıda | Tahıl
Sebze Meyve Et |
|
Ürün | Giyim
Ev Ürünleri Kişisel Bakım |
|
Hizmet | Sağlık
Eğlence Eğitim |
3. Karbon Ayak İzi Hesaplanması
Karbon ayak izi hesaplaması, iklim değişikliği ile sera gazı emisyonları arasındaki ilişkileri belirlemek için oldukça önemlidir. Hesaplama yapılabilmesi için öncelikle hedef belirlenmeli ve veri toparlanmalıdır.
Hedef Belirleme: İlk olarak, karbon ayak izini hesaplayacağınız konuyu belirlemeniz gerekir. Bu, kişisel yaşamınız, işletmeniz, bir ürün veya hizmet olabilir.
Veri Toplama: Karbon ayak izi hesaplamanın temeli veri toplamaktır. Bu veriler;
- Enerji Kullanımı: Elektrik, doğalgaz, yakıt gibi enerji tüketimleri
- Ulaşım: Kişisel araçlar, iş gezileri ve nakliyat için kullanılan araçların yakıt tüketimleri
- Atık: Atıkların geri dönüşüm oranı ve kompostlanan organik atık miktarı.
- Üretim ve Tedarik Zinciri: Ürün veya hizmetlerin üretim aşamasında kullanılan kaynakları ve tedarik zincirinin çevresel etkileri.
- Karbondioksit Eşdeğeri Hesaplama: Toplanan verileri uygun bir hesaplama yöntemi ile CO2 eşdeğerine dönüştürün.
Uluslararası çalışmalarla karbon ayak izi hesaplama yöntemleri şunlardır:
DEFRA Metodu: Çevre, Gıda ve Köy İşleri Departmanı (DEFRA) tarafından 2009 yılında yayınlanmıştır. Bu metot, sera gazı emisyonlarının ölçülmesi ve raporlanması amacıyla sera gazı protokolünü (GHG) temel alır.
ISO 14064 Standardı: Uluslararası Standardizasyon Kurumu (ISO) tarafından hazırlanan rehber niteliğindeki standartlar dizisidir. Bu standartlar, sera gazı envanterlerinin ortaya çıkarılması, raporlanması ve azaltılması için kullanılır.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC): 1988 yılında kurulan bu uluslararası özerk kuruluş, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan emisyonların neden olduğu iklim değişikliği üzerine etkilerini değerlendirmek amacıyla kurulmuştur.
Emisyon yükü hesaplamalarında IPCC tarafından geliştirilen Tier Yaklaşımları kullanılmaktadır. Bunlar Tier 1, Tier 2 ve Tier 3 metotlarıdır. Tier 1 metodu ulusal enerji verileri kullanılarak, kullanılan yakıt türüne baz alınarak yapılan hesaplamaları içerir. Tier 2 metodu ise ulusal enerji verileri kullanılarak, kullanılan yakıt türü baz alınarak yapılan hesaplamaları içerir. Tier 3 metodu ise yakıt istatistiği ile yakma teknolojileri baz alınarak yapılan hesaplamaları içerir.
4.Karbon Ayak İzi Azaltma Stratejileri
Sürdürülebilir Peyzaj Tasarımı
*Doğal su filtrasyon sistemlerinin entegrasyonu.
*Şehir içi tarım projelerinin teşvik edilmesi
* Ağaçlandırma ve yeşil alanların artırılması; Ağaçların fotosentez yoluyla atmosferdeki karbondioksiti alarak su ile birleştirir sonrasında karbonhidrata ve oksijene,dönüştürür.
Bir ağacın ömrü boyunca 900 kg sera gazı emdiği düşünülerek bireysel emisyon miktarına oranla dikilmesi gereken ağaç sayısı hesaplanabilmektedir. Fakat bu yöntem ile hesaplama yapılırken ağaçların ortalama ömrü 40 yıl olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Aktif Ulaşımı Benimsemek
*Şehir içi bisiklet yollarının artırılması ve bisiklet paylaşım sistemlerinin kurulması.
*Otomobilsiz bölgeler oluşturularak yaya dostu alanların artırılması.
*Bireysel araç kullanımı yerine toplu taşıma tercihi, karbon ayak izini azaltma konusunda etkili bir stratejidir. Araştırmalar, toplu taşıma kullanımının bireysel araç kullanımına kıyasla karbon emisyonunu %90 oranında azaltabileceğini göstermektedir. Özellikle kısa mesafeli seyahatlerde otobüs gibi toplu taşıma araçlarını tercih etmek, uçak kullanımından kaçınarak emisyon miktarını azaltma açısından önemli bir adımdır. Uçak yolculuklarının birim mesafedeki emisyon miktarının diğer ulaşım yöntemlerine göre belirgin biçimde yüksek olması, toplu taşıma tercihini teşvik etmektedir.
Enerji Verimliliği ve Maliyet Tasarrufu
Enerji Verimliliği: Karbon ayak izinin azaltılması genellikle enerji verimliliği stratejileri ile yakından ilişkilidir. İşletmeler ve bireyler, enerji tüketimlerini optimize ederek, daha az enerji kullanımıyla aynı işi başarabilirler. Bu hem çevresel etkileri azaltırken hem de enerji maliyetlerinde tasarruf sağlayarak ekonomik avantajlar sunar. Enerji verimliliği aynı zamanda rekabet avantajı da sağlayabilir, çünkü düşük enerji maliyetine sahip işletmeler genellikle daha rekabetçi olabilirler.
Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm
*Akıllı atık yönetim sistemlerinin kurulması.
*Geri dönüşüm istasyonlarının yaygınlaştırılması ve kolay erişim sağlanması.
* Kurum içerisinde cam, kâğıt, alüminyum gibi atıkların biriktirilerek geri dönüşümle kazanılması, emisyon azaltımı sağlamaktadır. Geri dönüşüm süreci, sıfırdan bir hammadde üretmek için gereken enerjiden daha az enerji gerektirdiğinden, çevresel etkileri önemli ölçüde azaltmaktadır. Örneğin, 1 ton kâğıdın geri dönüştürülmesiyle, atmosfere salınacak olan 36 ton CO2 emisyonu engellenmektedir. Bu durum, kurumlar tarafından biriktirilerek geri kazanılan 1 ton kâğıt sayesinde, toplamda 36 ton emisyon azaltımı sağlanmış olmaktadır.
Biyolojik Atık Dönüşümü
Organik atıkların mikroorganizmalar ve diğer biyolojik süreçler aracılığıyla enerji veya verimli ürünlere dönüştürülmesini içerir. Bu süreç, organik atıklın çevreye olan olumsuz etkilerini azaltmaya ve kaynakları daha etkili bir şekilde kullanmaya yardımcı olabilir.
Biyomalzemeler Kullanımı
Mimaride kullanılan malzemelerin karbon ayak izleri, binaların inşası, işletilmesi ve yıkılması süreçlerinde ortaya çıkan sera gazı, emisyonlarına bağlıdır. Biyomalzemeler, doğal kaynaklardan elde edildiği için ve genellikle yenilenebilir özellik gösterdiği için düşük karbon ayak izine sahip olurlar. Bununla birlikte, çelik, beton, alüminyum, plastik ve cam gibi güncel malzemeler yüksek karbon ayak izlerine sahiptir. Bu malzemelerin üretim ve işleme süreçleri, sera gazı emisyonlarını artırır. Ahşap, kenevir, kâğıt, keten ve mantar gibi biyolojik kaynaklı malzemeler ise düşük karbon ayak izlerine sahiptir ve karbon salımını azaltmada önemli bir rol oynayabilirler.
5. Karbon Ayak İzi Azaltma Stratejilerinde Karşılaşılabilecek Zorluklar ve Engeller
Maliyetler; Sürdürülebilir teknoloji ve uygulamalar genellikle başlangıçta daha yüksek maliyetlere sahip olabilir. İşletmeler bu maliyetleri karşılamakta zorlanabilir ve yatırım getirisini görmek için uzun vadeli bir perspektife ihtiyaç duyabilir.
Teknolojik Zorluklar: Bazı sektörlerde, mevcut teknolojik altyapı ve iş süreçleri, sürdürülebilir teknolojilere geçişi zorlaştırabilir. Yeni teknolojilerin benimsenmesi ve entegrasyonu zaman alabilir.
Tedarik Zinciri Karmaşıklığı: Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilirlik standartlarını sağlamak ve sürdürülebilir malzemeleri kullanmak karmaşık olabilir. Tedarik zinciri boyunca tüm paydaşların iş birliği yapması gerekebilir.
Çalışan Kabulü ve Eğitimi: Yeni sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi, çalışanların eğitimi ve kabulüne bağlıdır. Çalışanlar arasında farkındalık yaratmak ve sürdürülebilirlik kültürünü benimsemek zaman alabilir.
Kısa Vadeli Odaklanma: Bazı işletmeler, kâr maksimizasyonuna odaklanarak kısa vadeli hedeflere daha fazla ağırlık verebilir. Bu durumda sürdürülebilirlik stratejileri geri plana atılabilir.
Dışsal Faktörler: Doğal afetler, ekonomik dalgalanmalar veya tedarik zinciri sorunları gibi dışsal faktörler, sürdürülebilirlik çabalarını olumsuz etkileyebilir.
Toplumsal ve Kültürel Farklılıklar: Farklı bölgelerde ve kültürlerde sürdürülebilirlik konusundaki tutumlar ve beklentiler farklılık gösterir. Kültürel farklılıklar ve toplumsal beklentiler stratejilerin uygulanmasını etkileyebilir.
Kaynaklar
- Güven, M., (2023). Türkiye’de Çevresel İnovasyonun Karbon Ayak İzi Üzerine Etkisi
- Özsoy, C. E. (2016). Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekolojik Ayak İzi, Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar, s:35-55